This study tried to determine how the theory and practice of the social studies teaching course taken by pre-service primary school teachers were shaped. The research was conducted using a case study, one of the qualitative research designs. The study group consisted of 11 pre-service teachers studying in the third grade of the Department of Primary Teaching at a state university in the 2019-2020 academic year and 11 classroom teachers teaching in the schools where these pre-service teachers made observations. Criterion sampling, one of the purposeful sampling methods, was used to determine the study group. Semi-structured interview forms, field observations, lesson plans developed by pre-service teachers, and metaphors created by pre-service teachers were used as data collection tools. According to the study results, the SOFEM lesson plans developed by the pre-service teachers associated the Social Studies course with different disciplines, especially Science, Mathematics, and Health. They created the plans based on real fiction. It was determined that the pre-service teachers needed to be more decisive in making associations in different disciplines in the steps of the invention of the concept and transformational thinking, and they could not benefit from the studies of creating meaning about the concept and combining disciplines related to high-level skills. Nevertheless, they tried to adapt the Social Studies course to real-life applications by using different methods and techniques in the application step. On the other hand, it was observed that the classroom teachers in the field did not make use of interdisciplinary associations or integration of disciplines in their Social Studies course practices and that they used teaching methods and techniques such as question-answer and discussion in which the teacher was active. It was determined that the teachers in the field received theoretical training on Social Studies teaching before their service and had deficiencies in practice, and this situation was reflected in the learning-teaching processes in their classrooms. According to the results of the research, it can be suggested that classroom teachers should cooperate with faculties of education to associate disciplines, and teachers and prospective teachers should focus on practices to combine disciplines in the planning and implementation process in the Teaching Practice courses carried out in the classroom teaching program. It can be suggested that classroom teachers should come together with teachers from their own branch and teachers from different branches (Music, Visual Arts, Mathematics, Science, Turkish, etc.) to plan for the Social Studies course outcomes and develop activity designs for higher order thinking skills in these plans.

Many factors such as motivation and self-esteem can have an impact on students' learning. Research has indicated that motivation is one of the effective factors in enhancing students' performance. The current study aimed to determine students' motivational profile via a person-centered analysis and to compare academic achievement and academic satisfaction with these profiles. This study had a descriptive causal-comparative design. A total of 237 sixth grade students completed Elliot and McGregor’ Achievement Goal Orientation Scale and Lent et al.’s Academic Satisfaction scale?. Data were analyzed via SPSS software with the use of cluster analysis and multivariate analysis of variance. Based on cluster analysis results, four motivational clusters were obtained for students, i.e. amotivation cluster (12.7%), the triple motivation cluster (32.5%), the mastery approach-performance approach cluster (16.9%) and multiple motivation cluster (38%). Academic satisfaction of mastery approach-performance approach and multiple motivation clusters were higher than triple motivation and amotivation clusters. Based on the findings, The findings may help educational decision makers to design effective educational interventions o enhance or maintain student motivation throughout the school year.

Okul öncesi eğitim dönemi, çocuğun çevresindeki uyarıcılara en açık olduğu ve hızlı bir şekilde gelişim gösterdiği bir dönem olarak kabul edilmektedir. Öğrenmelerinin ve gelişimlerinin hızlı olduğu bu dönem içinde onlara verilecek eğitimin tesadüflere bırakılmaması gerekmektedir. Bu sebeple erken çocukluk yıllarında eğitimsel çevrenin iyi planlanarak sunulması önemlidir. Ayrıca bu dönem kişilik gelişimi için kritik bir dönem olarak görülmektedir. Çizgi filmler sayıca ve türce giderek artmaktadır bu sebeple de çocukların hayatındaki yeri ve önemi artmaktadır. Çizgi filmlerin göze ve kulağa, birden fazla duyu organına hitap ediyor oluşu, çocukların ilgisini çekmede önemli bir etkendir. Okul öncesi dönem çocukları öğrendikleri her şeyi davranışa dönüştürmektedir. İzlediği çizgi film kahramanını rol model alarak, davranışlarını taklit edebilmektedir. Bu programlarda çocuklar için faydalı olan davranışlar kadar, olumsuz örnek oluşturacak içerikler de bulunmaktadır. İzlenecek programlara karşı takınılan tutum kritiktir. Araştırmanın amacı, çizgi filmlerin okul öncesi dönem çocuklarının kişilik gelişimindeki etkisine yönelik öğretmen görüşlerinin belirlenmesidir. Bu araştırma, okul öncesi öğretmenlerinin görüş tespitine yönelik olduğundan nitel bir çalışmadır. Nitel araştırma desenlerinden durum çalışması niteliği taşımaktadır. Çalışmada “amaçlı örnekleme” yöntemi kullanılmıştır. Buna uygun olarak Çanakkale ili Biga ilçesinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bağımsız anaokullarında görev yapan gönüllü 39 okul öncesi öğretmeninin görüşlerine başvurulmuştur. Bu araştırmanın verileri görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Araştırma verilerinin toplanması, “Kişisel Bilgiler Formu” ile ‘’Okul Öncesi Dönem Çocuğunun Kişilik Gelişiminde Çizgi Filmlerin Etkisi Üzerine Öğretmen Görüşleri’’ görüşme formu ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nitel analiz yöntemlerinden içerik analizi metodu kullanılmıştır. Görüşme soruları yolu ile toplanan verilerin analiz sonuçlarına göre elde edilen bulgular; kişilik gelişimini en çok etkileyen faktörlerde aile ilk sırada yer almıştır. Çizgi filmlerin olumlu ve olumsuz etkileri incelendiğinde, olumlu özellik olarak kavram öğretiminin kolaylaştırması ön plana çıkmaktadır. Yine hayal gücü gelişimine ve dil gelişimine katkısı çıkan sonuçlar arasındadır. Çizgi filmlerin olumsuz etkileri sorulduğunda şiddet ve saldırganlık ilk sırayı almaktadır. Kız çocukları daha çok kızların, evcimenliğin, ailenin, prensesliğin ön planda olduğu çizgi filmleri tercih ederken, erkek çocukları kahramanlık, güç, sahiplenme, koruma, kurtarma temelli çizgi filmleri tercih etmektedir. Katılımcı öğretmenlerin görüşlerine göre kız ve erkek çocuklardaki bu çizgi film seçim farklılaşmasının en temel kaynağı, toplum tarafından cinsiyetlere yüklenen cinsiyet rolleri sonucu çıkmıştır. Kişisel farklılıklar ve ebeveynlerin çizgi film konusundaki seçiciliği de çıkan diğer görüşlerdendir. Öğretmen görüşlerine göre, çocukların izledikleri çizgi filmlerdeki baskın kişilik özelliklerinden kahramanlık ve şiddet/saldırganlık başlıkları öne çıkmaktadır. Sıra dışı giyim özelliklerine sahip olma, güzellik, güçlü olma ve yardımseverlik diğer baskın kişilik özelliklerinden olmuştur.

Bu araştırma okul öncesi eğitim ortamlarında bulunan dijital materyalleri belirlemek, okul öncesi öğretmenlerinin dijital materyallere ve dijital materyalleri kullanım amaçlarına yönelik görüşlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Yapılan araştırmanın yöntemi nitel araştırma desenlerinden durum çalışmasıdır. Araştırmada 10 okul öncesi öğretmeni ile yapılandırılmış görüşme formuyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgular içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler ‘dijital materyal kullanımı ve yeterliliği’, ‘dijital materyallerin faydası’ ve ‘dijital öğrenme ortamları için öneriler’ olmak üzere üç tema altında incelenmiştir. Öğretmenlerin zengin görsel materyaller, somut düşünme becerisini destekleme, çocukların ilgisini çekme ve aktif katılımları için dijital materyalleri kullandığı belirlenmiştir. Öğretmenler ile yapılan görüşmeler sonucunda dijital materyallerin çoğunlukla öğrenilenlerin somutlaştırılması, kalıcı öğrenmenin gerçekleştirilmesi ve çocukların dikkatlerini çekmek amacıyla kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır.